Yine uzun olacağını düşündüğüm bir inceleme ile beraberiz
dostlar. Bu kitap hakkında bu kadar yazı niye yazdığımı incelemeyi okuyunca olayın hangi boyutlarda olduğunu anlayacağınızı
umuyorum. Şimdi kalkıp Tolstoy’un ne kadar büyük bir yazar olduğundan
bahsetmeyeceğim. Onu zaten siz biliyorsunuz. Ama Tolstoy’un neden büyük bir
yazar olduğunu kitabı okuyunca veya bu inceleme ile birlikte kafanızda bir
şeyler canlanmış olacaktır sanırım. Lafı daha fazla uzatmadan hemen kitaba
geçelim isterseniz. Zira çok sabırsızlanıyorum.
Kreutzer Sonat ne demektir? İsterseniz önce kitabın isminden
başlayalım. Ludwig van Beethoven’ın Piyano ve Keman sonatı olan Kreutzer Sonat’ı
Beethoven önce George Bridtower’a adadığını ancak daha sonra iki sanatçı
arasında bir kadın yüzünden çıkan tartışma sonucu Beethoven bu kararından
vazgeçip, sonatı ünlü Fransız Kemancı Rodolphe Kreutzer’a adadığı bilinmektedir.
Kitap normal sakinlikte başlayıp, sizi yükselen bir temponun
içine öyle bir alıyor ki, adeta yakanıza başınıza yapışarak yapıyor bunu. Siz daha
ne olduğunu anlamadan trenin içinde oraya buraya koşturan yolcular gibi
piyanonun tuşlarına delice basarcasına kitabı büyük bir heyecanla okumaya devam
ediyorsunuz. Arada biraz yumuşar gibi olurken birden o sert vuruşlarını
gösterip sizi diri tutmaya devam ediyor. Şahsen ben kitabı biraz okuduktan
sonra aman Allah’ım bu nasıl bir kitap demeye başladım. Gözlerim büyüdü ve heyecandan
dilim damağım kurumaya başladı. Özellikle son bölümlerinde neredeyse kitabı
yere fırlatacak kadar oldum. Kitap bence Tolstoy’un köşede kenarda kalmış bir başyapıtı
değerinde. Anna Karenina’nın temellerinin atıldığı bu kitap, gizliden gizliye
bağlantılarda kurmuş. Bu yüzden Tolstoy’u okuyacak olanlar kronolojik sırayı
takip etmeleri her şeyi daha iyi anlamaları açısından önem taşıyor. Bunu bir
kez daha tekrar etme isteğini özellikle bu kitabı okuduktan sonra daha iyi
anladım diyebilirim.
Tolstoy kitabında ana temayı kıskançlık, cinsellik ve aile
kavramlarını yoğun ve çarpıcı bir biçimde işlemiş. Aslında buna çarpıcı demek
yetersiz kalıyor yani öyle şiddetli bir şekilde işlemiş ki, bir anda kendinizi
bir Kasırga’nın içinde buluveriyorsunuz.
Pozdnışev (telaffuz etmekte zorlandığım bir isim ama aklımdan
hiç çıkmayacak) yani başkahramanımız bir evlilik yapıyor. Ve anlatıcıya
evliliğini anlatmaya başlıyor. Şimdi bazı detayları veremiyorum. Gerçi başta
bunun sebebi söylense de bu bir sürpriz olarak kalsın. Kitap bir trende
başlıyor. Eminim siz bunu normal bir tren yolculuğu zannediyorsunuzdur. :) Bende
öyle zannediyordum. Ama değil işte! İsterseniz gerisini kitaptan dinleyin! Hikâye
hakkında en ufak bir ipucu vermeyi düşünmüyorum. Tolstoy son sözde bu kitabı
niye yazdığını gelen tepkilere cevap olarak uzun bir metin olarak sunuyor.
Kreutzer Sonat aynı zamanda bir ahlak kitabı. Toplum
normlarını bir kez daha hatırlatırcasına derin bir darbe gibi içten içe yüzünüze
çarparak bu olayların niye olduğunu ve nasıl olduğunu en iyi şekilde açıklıyor.
Kitabın az ilgi görmüş olmasının sebebi önce Savaş ve Barış veya Anna Karenina
gibi eserlere üşüşülüp doyum sağlandıktan sonra başka eserlerine göz atmayı
ihmal edilmesinden kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Buradaki yanlışta böyle
eserlerin kaybı ile sonuçlanıyor. Benden şimdilik bu kadar. Sonuç olarak Kreutzer
Sonat mutlaka okunması gerekir diye söylemiyorum. Siz zaten okursunuz :))
Keyifli okumalar :))
Onur Erol 30 Ekim 2016
Yorumlar
Yorum Gönder