Stefan Zweig’in yaşamına son
verdiği için yarım kalan kitabıdır. Bu kitapta geleneksel Zweig kitaplarında
olduğundan daha farklı bir hikâye okuyacağınız kesin. Kitap bana göre esas
yarısından sonra başlıyor diyebilirim. Kitabın bir kısmı Clarissa’nın manastırdaki
yaşamını anlatıyor. Sonra manastırdan ayrılıyor ve Profesör Silberstein’ın
seminerlerine katılarak hasta bakıcı oluyor. Manastır ve doktor süreçleri biraz
durgun ilerlediği için bu yüzden yarısına kadar kitap elimde biraz süründü
diyebilirim. Ama yarısından sonra kitap elimden resmen akıp gitti. Özellikle
son 75 sayfalık kısım desem sanırım daha doğru bir ifade olur. Kitabı
tamamlayan yazarın yayıncısı olduğu için en son bölümüne bir paragraf yazıp
bırakmış, bu da sanırım yazara olan bir saygının ifadesi olabilir. Ya da bu
kitabın aslında yarım kalmış olmasını bir işaretle vurgulamak istemiştir diye
düşünüyorum. Bu yüzden kitabın belirgin bir sonunun olmadığını rahatça
söyleyebilirim. Bazı olayların biraz havada kaldığını söylemek sanırım yanlış
olmaz. Bu olayları kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız. Yayıncının kitaba bir
son yazmak istememesi yine yazara olan saygıdan ileri geliyor olabilir. Ben
kitabı genel olarak beğendim, ancak Zweig’in diğer Örn: Satranç, Yakıcı Sır,
Korku, Olağanüstü Bir Gece vs. kitaplarında olduğu gibi sürekli yüksek
tansiyonda giden bir kitap değil. Yazarı severek okuyan bir okursanız bu
eserini de koleksiyona katmanızı tavsiye ederim.
Yorumlar
Yorum Gönder